SerginWeb-Yardım Platformu

bilgisayar

Bilgisayar Alm. Computer (m). Fr. Ordinateur (m). İng. Computer. çok sayıda aritmetiksel veya
ARİTMETİK Alm. Arithmetik (f), Fr. Arithmétique (f), İng. Arithmetic. Matematik biliminin sayıları, bunların arasındaki bağıntıları ve işlemleri konu alan dalı. (Bkz. Matematik). Aritmetik kelimesi sayı anlamına gelen Yunanca “arithmos”tan gelmektedir. Sayı, özellikle hesap ve ölçü işlemlerine uygulanır.

Günümüzde
kullanılan sayı sistemi 10 tabanına göre olup, Arap rakamlarına dayanmaktadır.

0 1 2 3 4 5 6 7 8 9

Romen sayıları :

1 2 3 4 5 6 7 8
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
mantıksal işlemlerden oluşan bir işi, önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran elektronik araç,
Program kelimesi sözcük kaynağı olarak belirli şartlara ve düzene göre yapılması öngörülen işlemlerin bütünü anlamına gelmekte ve ayrıca izlence olarak tanımlanmaktadır. Ancak günümüz Türkçe kullanımı içinde genel anlamı, yapılacak bir işin bölümlerini, bu bölümlerin sırasını ve zamanını gösteren tasarı, planlama şekline dönüşmüştür.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
elektronik beyin. Kullanıcıdan aldığı
Elektronik, elektrik akımını geçiren, iletken, yarı iletken, üstün iletken, direnç, kondansatör, indüktans, vakum tüpleri ve nano ölçekli yapılarla imal edilen elemanların ve bu elemanların montajıyla meydana gelen cihazların geliştirilmesiyle ilgilenen mühendislik dalıdır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
verilerle mantıksal ve aritmetiksel işlemleri yapan; yaptığı işlemlerin sonucunu saklayabilen; sakladığı bilgilere istenildiğinde ulaşılabilen elektronik bir makinedir. Halledilmesi gereken konu ile ilgili bilgi ve onun nasıl işlem göreceği bilgisayara iletildiğinde, bir çok insanın senelerce çalışması ile bitiremeyecekleri işi bir kaç saniyede yapar.

</p><p>Bilgisayarın ana parçaları
Resmi büyült

 

Bilgisayarın ana parçaları

 

Günümüzde bu aracın daha çok yarı-iletken
bkz. Yarı iletken
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
teknolojisiyle üretilmiş şekli yaygın olduğundan elektronik beyin olarak da bilinir. Ancak tarihsel açıdan ilk bilgisayarlar
Teknoloji, bilimin, pratik yaşam gereksinimlerinin karşılanmasına ya da insanın çevresini denetleme, biçimlendirme ve değiştirme çabalarına yönelik uygulamaları. Yunanca tekhne (sanat, zanaat) ve logos (söz, sözcük) sözcüklerinden oluşturulan teknoloji terimi, Eski Yunan'da "sanatlar üzerine konuşma" anlamına geliyordu.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
mekanik olmuştur. (Örneğin
Cisimlerin denge ve hareketini inceleyen bilim dalı. Mekanik bütün makinaların ve yapıların projelendirilmesinde müracaat edilen ana kurallar topluluğudur. Bu bilim dalı, bir yandan kâinattaki maddî olayların kurallarını araştırırken, diğer yandan atom içindeki olayları aydınlatmaya çalışır. Fizik ve astronomide mekaniğin önemi her geçen gün artmaktadır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Charles Babbage'ın diferansiyel makinesi).

Ülkemizde daha önceleri "Komputer" ya da "
Charles BABBAGE Avrupa'da modern bilgisayarların başlangıç çalışmalarını yapan matematikçi, İngiliz bilim adamı. 1791’de Totnes Devon’da doğdu. Cambridge’de matematik profesörlüğü yaptı ve İngiliz Kraliyet Astronomi kuruluşunu gerçekleştirenler arasında bulundu. Fakat esas ilgisini hesap makinaları çekmiş olup, birbirini takib eden tam sayıların karelerini hesaplamak içini Fark Makinası ve daha ileri matematik işlemler için Analitik Makinayı yapmayı düşündü ise
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Elektronik Beyin" olarak adlandırılan Bilgisayar'ı bu şekilde ilk kez
Elektronik beyin 1950-1970'li yıllarda ülkemizde bilgisayar yerine kullanılan sözcük.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Aydın Köksal adlandırmıştır. 1969 yılında
Türk bilim adamı , bilgisayar bilimleri profesörü. Bilişim ile ilgili birçok sözcüğü Türkçe'ye kazandıran dilbilimci.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Hacettepe Üniversitesi'nde çalışmakta olan Aydın Köksal, gereksinim duydukları bilgisayarı kiralamak için gazeteye verilen bir ilanda bu sözcüğü kullanmıştır.

Bilgisayarlar çok
farklı biçimlerde karşımıza çıkabilirler. 20. yüzyılın ortalarındaki ilk bilgisayarlar büyük bir oda büyüklüğünde olup, günümüz bilgisayarlarından yüzlerce kat daha fazla güç tüketiyorlardı. 21. yüzyılın başına varıldığında ise bilgisayarlar bir kol saatine sığacak ve küçük bir pil ile çalışacak duruma geldiler. Toplumumuz kişisel bilgisayarı ve onun taşınabilir eşdeğeri, dizüstü bilgisayarını, bilgi çağının simgeleri olarak tanıdılar ve bilgisayar kavramıyla özdeşleştirdiler. Günümüzde çok yaygın kullanılmaktadırlar.

İstenilen zamanda çalıştırabilmeleri
bilgisayarları çok yönlü kılıp hesap makinelerinden ayıran ana özellikleridir. Church-Turing tezi bu çok yönlülüğün matematiksel ifadesidir ve herhangi bir bilgisayarın bir diğer bilgisayarın görevlerini yerine getirebileceğinin altını çizer. Dolayısıyla, karmaşıklıkları ne düzeyde olursa olsun, cep bilgisayarından süper bilgisayarlara kadar, bellek ve zaman kısıtı olmadığı takdirde hepsi aynı görevleri yerine getirebilirler.

Bilgisayarı, insanın üzerinde bir zekaya sahipmiş gibi düşünmemek gerekir. Bilakis,
bilgisayar bizzat insan zekasının bir ürünüdür. Geliştirilmesi olduğu kadar, yerinde ve gerektiği şekilde kullanılması için de insana muhtaç bir alettir. Tabiri caizse, insana olan üstünlüğü; aynı işlemleri bıkmadan, dikkati dağılmadan, hassas olarak defalarca ve hızlıca yapabilmesindedir. Bilgisayarın doğru çalışabilmesi; ancak ne yapacağının ve nasıl yapacağının kendisine yanlış yorumlanması imkansız emirlerle bildirilmesiyle mümkündür.

Tarihçesi

Modern bilgisayarların atası sayılabilecek ilk genel amaçlı kendi kendine hesaplama yapabilen araç Charles Babbage tarafından geliştirilen Analitik Makinedir. Bu makine delikli kartlara yazılmış komutları işleyebiliyordu.

Bilgisayar denildiğinde ilk akla gelen,
Hacettepe Tıp Fakültesi'nin başlangıcı sayılan Çocuk Sağlığı Kürsüsü 2 Şubat 1954 tarihinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı olarak faaliyet göstermiştir. Hacettepe Üniversitesi 1967 yılında Başkent Ankara'da Devlet Üniversitesi olarak kurulmuştur. Türkiye'nin en nitelikli yükseköğretim kurumlarından biridir. Mevcut 6 Yerleşkesi bulunmaktadır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
kişisel bilgisayarlar ise ilk defa
bkz. PC
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
1981 yılında

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
IBM tarafından geliştirildi ve bir anda endüstriyel standart haline geldi. IBM
bkz. International Business Machines
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
PC'ler
PC İngilizce Personal Computer (Kişisel Bilgisayar) kelimelerinin kısaltması. 12 Ağustos 1981 tarihinde IBM tarafından üretilen ilk kişisel bilgisayar satışa sunuldu.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Intel
Intel veya (İntel), ABD merkezli, dünyanın en büyük mikroişlemci üreten firması ve en bilinen mikroişlemci markası. Firma, 1968 yılında Gordon...
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
işlemciliydi ve

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Microsoft DOS ile birlikte geliyordu.

Çalışma sistemi

;Bilgisayarların kısımları: Mikro bilgisayarlar ilk bakışta bir daktilo tuşları ve bir televizyon ekranı olan basit bir alettir. Bu alete çeşitli yardımcı cihazlar bağlanabilir. Mikro bilgisayarlara disk hafıza, yazıcı, grafik çizici gibi daha birçok aletler bağlanabilir. Bütün bunlar bilgisayarın sert kısımlarını (
Görüntünün ve görüntüyle alakalı seslerin aynı anda elektromanyetik dalgalar halinde yayılması prensibine dayanan en mükemmel haberleşme sistemlerinden biri. Televizyonun temel prensibi ışık enerjisinin elektrik enerjisine çevrildikten sonra yayınlanması ve alınan elektromanyetik sinyallerin tekrar ışık enerjisine çevrilmesidir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
donanım) teşkil eder.

;Programlar:
Bilgisayara hayat verebilmek için ona tam bilgi aktarmak gerekir. Belli bir işin yapılmasını tarif eden her ifadeye program denir. Bütün programların toplamına da bilgisayarın yumuşak kısımları (
bkz. Bilgisayar donanımı
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
yazılım) denir.

;Bilgisayar mantığı:
Bilgisayarın nasıl çalıştığını öğrenmek için onun bilgileri nasıl kullandığını anlamak gerekir. Harfler ve rakamlar bilgisayarda kodlar şeklinde ifade edildikten sonra kullanılır. Bilgisayarlarda kodlar elektrik olarak voltajın olup olmaması ile ifade edilir.
Yazılım, değişik ve çeşitli görevler yapma amaçlı tasarlanmış elektronik araçların, birbirleriyle haberleşebilmesini ve uyumunu sağlayarak, görevlerini ya da kullanılabilirliklerini geliştirmeye yarayan makina komutlarıdır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Voltaj var, lamba yanıyorsa 1; voltaj yok, lamba yanmıyorsa 0 kodlarını alır. İki durumlu olan bu kodlamaya "ikilik sistem" denir. Bilgisayara tuşlardan verilen her bilgi 1 ve 0 kodlarına çevrilir.

:Her 0 ve 1, bit olarak; sekiz bitlik grup ise, byte olarak tarif edilir.
Bilgisayar, işlemlerini ikilik

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
sayı sistemi ile yapar. İşlemler çok sade ve basit olmakla beraber çok hızlıdır.

;Mantık:
Bilgisayarlar sadece sayıları saymakla kalmayıp karar da verebilirler. Bu kararlar,
Dört işlem ya da işlem tanımına göre kapalı(işlemlerin sonucunun o sistemde mevcut olması) olan sisteme sayı sistemi denir. Örneğin 10 luk sayı sistemi 10 = {0,1,2,3,4,5,6,7,8,9} 5 lik sayı sistemi 5 = {0,1,2,3,4}
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Boolean cebiri denilen mantık kaidelerine göredir. Çeşitli şartlara göre bilgisayar EVET, HAYIR, VE, VEYA, DEĞİL gibi kararlar alabilir. Mesela; evi taşımak için bir kamyon VE bir şoföre ihtiyaç vardır. Bu kamyon bir dar köprüden geçmek zorundaysa kamyon geniş VEYA yüksekse köprüye çarpar. Taşınacak ev boş DEĞİL ise taşıma işlemi gecikecektir. Burada VE, VEYA, DEĞİL kararları verilmiştir.

;Bilgisayarların çalışması:
Bilgisayarlar dört ana kısımdan meydana gelmiştir: Hafıza, giriş, çıkış ve merkezi işlem birimi.
bkz. Boole'ca


...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

CPU işlemleri sırası ile yapar, toplar, çıkarır, mukayese eder.

:Toplama, çıkarma gibi işlemleri yaptıran
programlar önceden CPU’ya öğretilmiştir. Bilgisayara girişten iki sayı yazmak yeterli olmaktadır. CPU’nun saat, program sayıcı, bilgi tarif edici aritmetik ve mantık kısmı gibi bölümleri vardır.

;CPU:
Bilgisayarın kalbidir. İcra edilecek komutlar sıra ile CPU’ya getirilir. Komutun muhtevası ve bilgisayarın o anki durumu göz önüne alınarak, komut icra edilir. Her türlü aritmetik ve mantıki işlemler CPU’nun bir parçası olan

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
ALU’da yapılır. İşlemlerin sonucu
bkz. Aritmetik Mantık Birimi

 


...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
akümülatör denen özel hafıza hücresine geçici olarak alınır, gitmesi gereken yere buradan ulaştırılır. Program sayıcı, sıradaki komutun hafızadaki yerini tutar. Saat ise, CPUnun elektronik çalışması için gereken titreşimleri sağlar. Bu titreşimlerin sıklığı bilgisayarın hızını belirleyen temel unsurdur.

Etimolojisi

Bilgisayar kelimesi, "
Akümülatör elektrik enerjisini kimyevi enerjiye çevirerek depolayan ve depolanan kimyevi enerjiyi istendiğinde elektrik enerjisi olarak dışarı verebilen araç. Akümülatöre “akü” de denir. Pratikte kullanılan aküler başlıca iki kısma ayrılır: Asitli (kurşunlu) ve bazlı (demir-nikelli) akü.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
yazılım", "
Yazılım, değişik ve çeşitli görevler yapma amaçlı tasarlanmış elektronik araçların, birbirleriyle haberleşebilmesini ve uyumunu sağlayarak, görevlerini ya da kullanılabilirliklerini geliştirmeye yarayan makina komutlarıdır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
donanım", "
bkz. Bilgisayar donanımı
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
bilişim", "

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
bilgi işlem" gibi kelimelerle birlikte
Bilgi İşlem, bir kurumun verilerini ve bilgisini saklayan, işleyen ve ayrıştıran bölümüne denir. Günümüzde Bilgi İşlem daha çok bir kurumun teknik altyapısını sağlayan bölüm olarak düşünülse de, genel olarak Bilgi İşlemin üstlendiği roller bunun ötesindedir. Bilgi işlem, sağladığı teknik altyapı ile tüm verilerin saklanmasında ve bunlardan istatistik ve raporların çıkarılmasında görev alır.


...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

Aydın Köksal tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştır.

Uzay gemisi
dünya etrafında dönerken, gemiyi kullananlar pilot değildir. Geminin her hareketi bilgisayar ile idare edilmektedir. Bu gün işyerleri, işçilerin maaşlarını bilgisayarlara hazırlatmakta, meteoroloji hava tahminini bunlarla yapmaktadır. Gazete, mecmualar, bilgisayarla hazırlanmakta, çocuklar derslerine bunlarla çalışmakta, istihbarat bilgileri bilgisayarlarda muhafaza edilmektedir.

Bilgisayarın tarihçesi: ABD’de tuşlu sistemle
çalışan ilk elektronik bilgisayarın 1946 yılında Pennsylvania Üniversitesinde faaliyete geçmesi için birçok malzeme ve yüzlerce yıllık ilmi tecrübe gerekmişti. Kısaca, “ENIAC”adıyla tanınan Elektronik Sayı Bütünleme ve Hesap Makinasını o gün kimse ciddiye almamıştı. Makinanın çalışması çok uzun sürmüyordu. Çünkü devamlı şekilde lambaları kısa devre yapıyordu. Yarım milyon dolara ma lolan ENIAC, topçu atış cetvellerini hesaplamak için düşünülmüştü. Saniyede 5000 çıkarma ve toplama işlemi yapabiliyordu. Günümüzde ise, herhangi bir "ev bilgisayarı" dahi bu muhteşem ENIAC’den daha çok iş görmektedir.

Ama bu güne gelinmesi kolay olmadı. İnsanoğlu var olduğu günden itibaren sayılar ile oynamaya başladı. Önceleri bu iş için taş parçaları kullanılıyordu."Calculus" yani hesap kelimesinin Latince taş kelimesinden türetildiği sanılıyor. Bundan 2500 yıl önce
Çinliler hesap işlerinde ipler üzerinde kolayca hareket eden boncuk taneleri ile zamandan kazanabildiklerini gördüler."Çin işi" abaküs bugün bile kullanılmaktadır.

Fransız
Blaise Pascal, 1642 senesinde vergi tahsildarı babasına, yardımcı olacağını düşündüğü bir makina geliştirdi. Küçük tekerlekler biraz çevrilince, toplama veya çıkarma işlemleri otomatik olarak yapılabiliyordu. Ancak geçimlerini saatler alan hesap işlerinden kazanan katipler Pascal’ın makinasını bir rakip olarak gördüler ve ona hiç iltifat etmediler.

Bir süre sonra Alman matematikçisi Gottfried Wilhelm Leibniz bu makineye çarpma ve bölme işlemlerini yapabilme yeteneğini kattı. Leibniz’e göre; “Değerli insanlar, tıpkı esirler gibi hesaplama işinde saatler kaybetmeye layık değillerdi.”

Söz konusu makineler yanlızca
dört işlemli aritmetik hesaplarında kullanılabiliyorlardı. Gerçek anlamda bilgisayarı, yani matematik ve daha bir çok iş yapabilecek bir hesap makinasını ilk düşünen şahıs ise, 19. yüzyıl İngiliz matematikçisi Charles Babbage oldu. Lokomotiflerde kullanılan sür’at göstergesi ve güvenilebilir ilk istatistiklerin babası olarak tanınan Babbage, logaritmalar gibi uzun fonksiyon hesaplarını otomatik olarak yapabilecek bir makinayı imal etme faaliyetine girişti. Önce “Diferans makinası”nı yaptı. Bu makina, çeşitli çarklar ve dişlilerden meydana gelen karmaşık bir sistemdi. Babbage, bu basit modeli aşmak istiyordu. Bu defa “Analitik makina” olarak adlandırdığı bir tasarının peşine düştü. Eski makinaya göre yenisi çok daha karmaşık bir biçimde işleyecekti. Ama bu yeni makinada günümüz hesap makinalarının bütün temel özelliklerini bulmak mümkündü. Babbage’nin “değirmen” diye adlandırdığı, bir mantıki işlem merkezi "beyin", çeşitli bilgileri muayyen prensiplere göre depolayabilecekti. Bilgileri muhafaza için bir “hafıza deposu”, kendisine verilen işlem emirlerini denetleme birimi ve ayrıca makinaya bilgi yüklenmesi veya ondan bilgi alınmasını sağlayan mekanizmalar bulunacaktı. Hepsinden önemlisi, istenirse makinanın bütün çalışma ilkeleri değiştirilebilirdi. “Analitik makina” programlanabilecekti.

Babbage, makinası üzerinde yaklaşık 40 yıl çalıştı. Ama, “analitik makina” hiçbir zaman imal edilemedi. Bir futbol sahası büyüklüğünde ve en az 6 buhar makinasıyla işleyebilecek bu aleti gerçekleştirmek için Babbage çok çalıştı. Hükumet yardımı kesince, dostlarından para buldu. Ama başaramadı. Buna karşılık anahtar prensiplerinden biri çevresinde alaka uyandırmıştı.

Babbage, makinasına bilgi girdisi için delikli kartlar
kullanmanın faydalı olacağını düşünmüştü. Fransız dokuma tezgahlarında renk ve desen ayrımlarında kullanılan kartlar gibi cebir modelleri de analitik makina tarafından örülebilirdi. ABD’de Herman Hollerith adında genç bir mühendis l890 nüfus sayımı öncesi, delikli kart kullanılması fikrini benimsetmeye çalıştı. Kişilerin yaş, cinsiyet, medeni durum, ırk gibi özellikleri kartlar üzerinde, belli bir kodlama usulüyle delikler halinde belirtilebilir ve bu kartlardaki veriler, elektrikli okuyucularla hesaplanabilirdi. Büro makinalarında delikli kart kullanma, bu nüfus sayımının şaşırtıcı hesaplama kolaylığından sonra bir anda yaygınlaştı. Hollerith’in kurduğu küçük firmayı satın alan tanınmamış bir Amerikan şirketi, yaptığı makinalarda bu sisteme öncelik verdi. Günümüzde Dev IBM’nin çekirdeğini bu şirket teşkil ediyordu.

Babbage’nin rüyalarındaki gerçek
bilgisayar ise, l930’lara kadar gerçekleştirilemedi. Hitler Almanya’sında tanınmamış genç bir mühendis Konrad Zuse, atölye olarak kullandığı baba evinin oturma odasında basit bir bilgisayar imal etmeyi başardı. Çeşitli hizmetler verebilen bu bilgisayar, İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman uçak sanayii için hesap işlerinde de kullanıldı. ABD’de “Bell Telephone Şirketi”nin araştırma laboratuvarında görevli George Stibitz adında bir matematikçi de l939’da benzer bir makina yaptı. Hatta telefon hatları ile hesap işlemlerinin nasıl yapılabileceğini de gösterdi. Uzaktan bilgi nakli ilk defa gerçekleşiyordu. Savaş sonrasında İngiltere’de Alan Turing de “Colossus” adını verdiği bir bilgisayar, Alman askeri şifrelerini çözmeyi başardı.

Amerikan, Alman ve İngiliz bilgisayarlarının hepsinin müşterek bir tarafı vardı. Bunlar günümüzde ikili sistemle
kullanılan bilgisayar hesap makinalarının öncüleriydi. Babbage’nin meşhur makinası ise onar onar sayabiliyordu. Buna “onluk” sistem deniyordu. 0’dan 9’a kadar l0 rakkam kullanma alışkanlığının, insanoğlunun el ve ayaklarında bulunan l0 parmakla hesaplamadan kaynaklandığı sanılıyor.

Bilgisayarlarda işlemler “mantıki kapılar” denen “açık- kapalı” elektronik devrelerle yapılıyor. Makinaya verilen bilgiler elektrik akımlarıyla bu kapılardan geçiyor. Küçük bir “ev
bilgisayarı”nda bile bu tür kapılardan binlercesi vardır. Bunlar saniyede bir milyon defadan fazla açılıp kapanıyor. Bu açıp-kapanma bir elektronik devrede gerçekleşiyor.

Şimdiki tuşlu hesap makinalarının ataları bu kadar
hızlı çalışamıyorlardı. Elektromekanik devreler kullanılıyordu. Bu devreler eskinin Mors alfabesi ilkesine göre işliyordu IBM'nin ilk büyük bilgisayarı “Mark 1” tıpkı bir odada bulunan yün ören kadınlar gibi çalışıyordu. ABD’li fizikçi Jeremy Bernstein, o günleri şöyle anlatıyor: “Makina 5 saniyede 23 rakamlı iki sayı hesaplıyordu. Bugün cep hesap makinaları aynı işlemin sonucunu vermek için bir saniye bile bekletmiyorlar.”

ENIAC, elektromekanik nakil yerine, devre açıp kapamalarında
radyo lambalarını kullandı. Bu yüzden hesap hızı çok artıyordu. Ama zorluklar henüz sona ermemişti. Farklı işlemler yapılabilmesi için ENIAC’ın tıpkı eski telefon santrallerinde olduğu gibi elle bir fişten bir başkasına geçirilmesi gerekiyordu. Bazı durumlarda bu yeniden kurma işi günler alıyordu.

Matematik bilgini
John von Neumann, çözümü buldu. Makinaya verilen çalışma direktifleri de tıpkı yüklenen bilgiler gibi girdiler. İkilik sistemde yazılabilir ve önceden programlanabilirlerdi. Bunun için bir makara teyp veya klavye yeterdi. Bu kabiliyete sahip ilk bilgisayarı piyasaya süren Sperry Rand firması oldu. UNİVAC-1, l95l’de Amerikan Nüfus Bürosuna teslim edilirken, bu konuda geç kalmış olan diğer şirket yöneticileri ne yapacaklarını bilemiyorlardı.

l947’de
Bell Telephone şirketi laboratuvarlarında çalışan üç uzman, küçücük ve o kadar da basit bir şey olan “transistörü” buldular. Bu direnç naklinin kısaltılmışı manasına gelen bir kelime olup, yarı geçirgen maddelerden oluşan sandviç yapısında bir buluştu. Germanium kristalleri bu sandviçin ana maddesiydi. Silikon daha sonraki yıllarda kullanılacaktı. Bu kristaller öyle yerleştirilmişlerdi ki, sandviçin bir yanından gelen en küçük elektrik akımı bir sonraki devredeki çok daha büyük bir akımı kontrol edebiliyordu. Açıp kapama düğmesi ve elektronların alçalıp yükselmesini denetlemek, böylece kolaylaşıyordu. Bunlar vakumlu radyo lambalarına nisbetle çok daha küçüktüler. Üstelik, hem daha hızlı hesap yapıyorlar, hem de daha az bozuluyorlardı. Az ısı verdiklerinden birbirleri üstüne yerleştirmek bir mesele olmuyordu. Çok ucuza mal olmaları da diğer faydalı bir yönüydü.

Aradan geçen bir kaç yılda, Bell uzmanları tamamen transistörlü bir bilgisayar yapmayı başardılar. Şirketin sahibi Ma Bell,
anti-tröst kanunundan çekindiği için buluş hakkını, isteyene 25.000 dolar karşılığı satmaya başlayınca, buluşun üç mimarından biri olan Shockley, memleketi Kaliforniya’ya hemen geri döndü ve kendi işini kurdu. Polo Alto şehrinde bugün Silikon Vadisi olarak tanınan bu bölge, bilgisayar endüstrisinin can damarlarından biri olacaktı. Dallas’ta, petrol kuyuları için delme makinaları yapan genç bir müteşebbis, sahibi olduğu Texas Instruments firmasını genişletmek istiyordu. Schockley’in Bell’deki eski çalışma arkadaşı Gordon Teal’i işe aldı. Ürettikleri bilgisayarların en büyük müşterisiPentagon’du. Amerikan Savunma Bakanlığı, füzeleri güdümlemek için transistörlü cihazların büyük hesaplama kolaylığı sağladığının şuurundaydı.

Transistörle yapılmış ilk bilgisayarlar bir bakıma eski radyoları andırıyorlardı. İçlerindeki her parça birbirine lehimle bağlanmıştı. Elektronik eşya yapımcıları çok geçmeden bu bağlantıların bir tablo üzerinde otomatik olarak “basılabileceğini” düşündüler. Elle yazılmasına da lüzum yoktu. l950’ler sonunda Texas Instruments firmasından Robert Noyce, aynı anda aynı şeyi düşündü. Tek bir silikon parçası üzerine, istenildiği miktarda transistörün aralarındaki bağlantılarla birlikte, doğrudan kalıp halinde resmi çıkarılabildi. Bu tür “entegre devreler” bir bilgisayarın parçalarından birinin bütünü, mesela mantıki devre veya hafıza kaydedicisini içine alacaktı.

Bir silikon
dilimi üzerine yüzbinlerce transistör kalıbı çıkarmak mümkündü. “Microchip”lere her gün artan sayıda devreler ekleniyordu. Ama henüz bütün güçlükler yenilmemişti. Silikon üzerine yerleştirilen devreler esnek değillerdi. Hangi işi yerine getirebilmek için kalıplaşmışlar ise bir tek o işi yapıyorlardı. Uzmanların deyimi ile “sert bir bağlantı” söz konusuydu. 1971 yılında ise İntel şirketi “Mikro-işleyici”yi geliştirdi. Ted Hoff’un bu buluşu, merkezi bilgi değerlendirme birimini bir tek silikon diliminde toplamayı başarıyordu.

Mikro-işleyici sayesinde, bir tek dilim istenildiği kadar görevi yerine getirmesi için programlanabiliyordu. Bu, bir saati işletmekten bir feza gemisini idareye kadar gidiyor. Bürolarda
kullanılan ve “ev bilgisayarı” olarak tanınan küçük bilgisayarların esas prensibini bu buluş teşkil etti. 1975 yılında yeni bilgisayarlar piyasaya sürüldü. Çok geçmeden de piyasadan kayboldu. Ama yerini alacak o kadar da yeni bilgisayar vardı. Hayal gücü geniş, genç ve dinamik ekipler boş durmuyorlardı. Halen de boş durmuyorlar. Bilgisayarı dev adımlarla ilerletmeye devam ediyorlar.

Bilgisayarların kısımları: Mikro bilgisayarlar ilk bakışta bir daktilo tuşları ve bir
televizyon ekranı olan basit bir alettir. Bu alete çeşitli yardımcı cihazlar bağlanabilir. Mikro bilgisayarlara disk hafıza, yazıcı, grafik çizici gibi daha bir çok aletler bağlanabilir. Bütün bunlar bilgisayarın “sert kısımlarını” (hardware) teşkil eder.

Programlar: Bilgisayara hayat verebilmek için ona tam bilgi aktarmak gerekir. Belli bir işin yapılmasını tarif eden her ifadeye
program denir. Bütün programların toplamına da bilgisayarın “yumuşak kısımları” (software) denir.

Bilgisayar mantığı:
Bilgisayarın nasıl çalıştığını öğrenmek için onun bilgileri nasıl kullandığını anlamak gerekir. Harfler ve rakkamlar bilgisayarda kodlar şeklinde ifade edildikten sonra kullanılır. Bilgisayarlarda kodlar elektrik olarak voltajın olup olmaması ile ifade edilir. Voltaj var, lamba yanıyorsa 1; voltaj yok, lamba yanmıyorsa 0 kodlarını alır. İki durumlu olan bu kodlamaya "ikilik sistem" denir. Bilgisayara tuşlardan verilen her bilgi 1 ve 0 kodlarına çevrilir.

Her 0 ve 1, bit olarak; sekiz bitlik grup ise, byte olarak tarif edilir.
Bilgisayar, işlemlerini ikilik sayı sistemi ile yapar. İşlemler çok sade ve basit olmakla beraber çok hızlıdır.

Mantık:
Bilgisayarlar sadece sayıları saymakla kalmayıp karar da verebilirler. Bu kararlar, Boolean cebiri denilen mantık kaidelerine göredir. Çeşitli şartlara göre bilgisayar “EVET”, “HAYIR”, “VE”, “VEYA”, “DEĞİL” gibi kararlar alabilir. Mesela; evi taşımak için bir kamyon VE bir şoföre ihtiyaç vardır. Bu kamyon bir dar köprüden geçmek zorundaysa kamyon geniş VEYA yüksekse köprüye çarpar. Taşınacak ev boş DEĞİL ise taşıma işlemi gecikecektir. Burada VE, VEYA, DEĞİL kararları verilmiştir.

Bilgisayarların çalışması: Bilgisayarlar dört ana kısımdan meydana gelmiştir: Hafıza, giriş, çıkış ve merkezi işlem birimi. CPU işlemleri sırası ile yapar, toplar, çıkarır, mukayese eder.

Toplama, çıkarma gibi işlemleri yaptıran programlar önceden CPU’ya öğretilmiştir. Bilgisayara girişten iki sayı yazmak yeterli olmaktadır. CPU’nun saat, program sayıcı, bilgi tarif edici aritmetik ve mantık kısmı gibi bölümleri vardır.

CPU: Bilgisayarın kalbidir. İcra edilecek komutlar sıra ile CPU’ya getirilir. Komutun muhtevası ve bilgisayarın o anki durumu gözönüne alınarak, komut icra edilir. Her türlü aritmetik ve mantıki işlemler CPU’nun bir parçası olan ALU’da yapılır. İşlemlerin sonucu “akümülatör” denen özel hafıza hücresine geçici olarak alınır, gitmesi gereken yere buradan ulaştırılır. Program sayıcı, sıradaki komutun hafızadaki yerini tutar. Saat ise, CPUnun elektronik çalışması için gereken titreşimleri sağlar. Bu titreşimlerin sıklığı bilgisayarın hızını belirleyen temel unsurdur.

Bilgisayarın kullanabileceği bilgilerin bulunduğu bütün birimler hafızaya dahildir.

Ana hafıza: Çok sayıda hafıza hücresinden müteşekkildir. Her hücrenin bir “adres”i vardır. Burada, bilgi, elektriki olarak saklanır. Elektrik kesildiğinde ana hafızanın muhtevası kaybolur.

Yardımcı hafıza: Bilginin ana hafızaya nispeten daha uzun müddet saklanması düşünülerek depolandığı birimlerdir. Umumiyetle manyetik
mekanizmalara dayanırlar. Ana hafızadan maliyet olarak ucuz, hız olarak yavaştırlar. Esnek ve sabit diskler, manyetik şeritler en yaygın yardımcı hafıza çeşitleridir.

Giriş cihazları: İnsana hitabeden giriş cihazlarının en yaygını klavyedir.
Bilgisayara aktarılması gereken bilgi, buradan harf, rakam ve özel işaretlere karşılık gelen tuşlar vasıtasıyla girilebilir. Görünüşü dolayısıyla “fare” tabir olunan giriş cihazı da oldukça yaygın olarak kullanılır. Diğer giriş cihazları arasında, ışık kalemleri, tabletler ses çözücüler vs. sayılabilir.

Bilgisayar çıkış cihazları: Çıkış cihazları giriş cihazları gibi yine insana hitab eder.
Bilgisayar lisanı çıkışta tekrar değişir. Mikro bilgisayarlarda çıkış olarak normal televizyon ekranı kullanılır. Daha hassas görüntü için özel ekranlar yapılır. Bunlara kısaca VDU denir. Çıkışlar kayıt olarak alınmak istenirse yazıcılar kullanılır. Yazıcılardan en çok kullanılanı noktalı yazıcıdır. Muhtelif ince teller kağıt üzerine mürekkeple noktalar halinde harf veya sayıyı yazar. Elektrik kıvılcımlı yazıcılar kağıdı nokta nokta yakarak yazarlar. Çok sessiz çalışırlar. Döner tekerlekli yazıcılar daha değişiktir. Tekerlek üzerinde harf, sayı ve noktalamalar mevcuttur. Basılacak olan karakter döner tekerlekte çekiç hizasına gelince çekiç tekere vurarak kağıda iz yaptırır. Diğer yazıcılara nazaran yavaştır.

Bilgisayar programlanması: Bilgisayar yalnız 0 ve 1’lerden meydana gelen makina lisanı kullanır. Bu lisan insan programcılarına zor gelir. Bu
bakımdan özel bilgisayar lisanları geliştirilmiştir. Almanca, İngilizce lisanından daha basit olan bu lisanlara örnek olarak Basic, Pascal, APL, Cobol ve Fortran gösterilebilir. Programcı bu lisanlardan biri ile programı bilgisayara yazdırır yazdırmaz bilgisayar kendisi derleyici vasıtasıyla bu programı makina lisanına çevirir.

Bilgisayarın kullanıldığı alanlar:
Bilgisayarlar beş ana alanda kullanılırlar: Bilgi işlem olarak toplanan bilgilerin değerlendirilmesi ve karara varılmasında. Hesap edici olarak problem çözümünde. Baskı işlem olarak, bilhassa gazete ve dergi gibi sür'atle basılması gereken basın işlerinde, hafıza olarak bilgi saklamakta. Kontrol olarak da diğer cihazların çalıştırılıp durdurulması, idare edilmesi gibi işlerde kullanılır.

Günümüzde
bilgisayar (computer) konusunda pekçok İngilizce terim, Türkçe karşılığı olmaksızın kullanılmaktadır. Aşağıda çok yaygın olanları verilmiştir.

Access: Bir bilgiye ulaşılabilmesi veya bilgisayar veya programın kullanılabilmesi.

Address: Bilgisayarın hafızasındaki bilgi parçasının yerinin tarifi.

Assembly Language: Makinanın
kullanımına dönük programlama dili. Her CPU’nun kendine has makina dili vardır.

Basıc (Beginner’s All-purpose Symbolic Instruction Code): Küçük ve kişisel bilgisayarlarda yaygın olarak kullanılan programlama dili.

Binary: 0 ve 1 rakamlarının kullanıldığı ikilik sistem.

Buffer: Bilginin geçici olarak yerleştirildiği yer.

Bug:
Programda veya birimlerin elektrik sistemlerinde meydana gelen hata. Debugging ise bu hatanın düzeltilmesi.

Byte: İkilik sistemde sekizlik bir sıra. Her bir byte bir harf, rakam veya sembole karşı gelir. Bilgisayarların kapasiteleri genellikle byte ile ölçülmektedir.

Compiler: Yazılan programlama dillerindeki işlemi, makina diline dönüştüren
program.

CPU (Central Processing Unit):
Kullanan tarafından sisteme verilen komutları işleyen birim.

Chip: Kodlanmış sinyal ihtiva eden entegre devreye verilen isim.

Cursor: Ekranda üzerinde çalışılan yeri gösteren işaret.

Database: Büyük miktarda ve düzenli bir şekilde yerleştirilmiş bilgiler topluluğu.

Density: Bir diskin bir
yüzünün bir kısmına yerleştirilebilecek bilgi miktarı.

Disk: Bilginin yerleştirildiği dönen plak.

Disk Drive: Diske bilgiyi yerleştiren ve buradan bilgiyi geri okuyabilen düzen.

DOS (Disk Operating System): Disk ve onunla ilgili işlemleri yapabilmek için kullanılan
programlar topluluğu.

Error message:
Kullananın yanlış yaptığını haber veren bilgi.

File: Belirli bir isime sahip bilgiler topluluğu.

Floppy disk: Bilgileri depolamak için kullanılan ucuz küçük disk.

Format: Bilginin depo edilme düzeni.

Graphics: Bilgisayar programlarındaki resim ve şekiller.

Hardware: Bilgisayarın fiziki kısımlarının bütünü.

Hexadecimal: l6’lık sayı sistemi. Malumat dili programları genellikle bu dille yazılır.

Interface: Bir sistemin başka bir sisteme bağlanması.

Menü: Ekranda kullanıcının seçimine hazır seçenekler.

Memory: Hafıza.

Modem: Telefon veya doğrudan hat kullanılarak bilginin bir sistemden diğer sisteme geçişini sağlayan birim.

Monitör: Bilgisayardan gelen bilgilerin gözüktüğü ekran.

Printer: Sonuçları kağıda basılı veren birim.

Program: Bilgisayara belirli bir işlemi yapması için verilen kodlu emirler.

RAM (Random Access Memory): İhtiva ettiği (içine aldığı) konuları, kullanıcı tarafından değiştirilebilen hafıza bölümü.

ROM (Read Only Memory): İçine aldığı konuların kullanıcı tarafından değiştirilemeyen hafıza bölümü.

Software: Programlar, emirler, işlemler olarak tarif edilebilecek bilgisayarın fiziki kısmının dışındaki kısım.

Terminal: Ana bilgisayardan ayrı bulunan ama ona erişebilen çalışma birimi.

User Friendliness:
Bilgisayarın kolay kullanılabilme özelliği.

Word Processor: Elektronik yazma, işleme ve düzeltme işlerinde kullanılan metin işleme program veya sistem.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol